Flu Radyo

Sinem ve Birgül uzun bir aranın ardından belki tek belki de birkaç seferliğine sahalara döndü. Hayatlarının evrildiği nokta üzerine konuştukları bu yayın bolca özlem giderme içerir!!!!!!!

Bu bölümde rock müzik dosyasına 60'lardan başlıyoruz. Tarihsel bir süreçle yola koyulup önce dönemi inceleyip daha sonra müziğin hikayesinin derinlerinde geziniyoruz ve çok keyifleniyoruz. 

Bu bölümden itibaren uzun bi yolculuğa çıkıyoruz. Rock müzik dosyasını açıyoruz. Bu yolculukta ilk durağımız Rock'n Roll oluyor. Bölümün odak noktası Frank Sinatra ve Elvis Presley iken günümüzden, Volkan Konak, Zeynep Bastık ve Fikri Karayel'e kadar bahsettik. Güzel bir geri dönüş oldu. Sevgili dinleyen Hocamlar sizleri de özledik. Müdüriyet yeni sezona bomba gibi geliyor.

Size neler yaptığımızı, nelerden konuştuğumuzu, bu programı nasıl hazırladığımızı ve programa nasıl hazırlandığımızı anlattık.

Birgül ve Sinem bu bölümde Erdem Oraylı ile sosyal medya fenomenliğinin doğasını sorgularken aslında kendi fikirlerinin altını doldurmaya çalışıyor.

Birgül ve Sinem bu bölümde artan kadın cinayetlerini konu alırken İstanbul Sözleşmesi’ni de sizler için inceliyor.

Satanama bu bölümde bir yandan elektronik cihazlara karşı savaş verirken diğer bir yandan da alışkanlıkların hayatlarını sarıp sarmalayan güvenli bir kol mu yoksa zehirli bir sarmaşık mı olduğunu anlamaya çalışıyor

Programımızın artık ismi var. Bu bölümde "pop" kisvesi altında saldırganlaşmış olup bundan dolayı da bazı grupları karşımıza almış olabiliriz. Lakin kötü bi' niyetimiz hiç yoktur. Dediklerimiz ilk başta saçma gelebilir ama aklımızın yettiğince her cümlenin altını doldurmaya çalıştık. Saygılarımızla. Müdüriyet

Satanamanın yeni bölüm konuğu Serkan Aslan oluyor! Yalnızca keyifli bir sohbet gerçekleştirmekle  kalmayıp aynı zamanda sizleri Yves Rocher’den hediyelerle buluşturuyoruz. Çekilişimize katılmayı unutmayın!

Aklımızda yarattığımız bir turnusol sorulara cevap olmaya çalışıyor. Pop müzik bölümün konu başlığı iken anlamak için bir idolün etekleri altında dolaştık durduk. Sonra ise zaman akarken müzikte dilin değişiyor olduğunu gördük. Çok teşekkürler Michael Jackson. 

Birgül ve Sinem bu bölümde birlikte olmanın haklı gururunu yaşarken, bir yandan da ilk sponsorluklarının bardakta durduğu gibi durmadığını deneyimliyor.

Geçen haftadan kalan hikaye devam ediyor. Bu bölümde yine elektronik müzik ana başlığımız. 

Birgül bu bölümde Sinem’in yokluğuyla baş etmeye çalışırken sizi ayrılıkların da sevdaya dahil olduğu bir yolculuğa çıkarıyor.

Hala ismini koyamadığımız müzik kültür tarih programımız tüm hızıyla devam ediyor. Elektronik müzik bu ve önümüzdeki bölümün konusu. 

Bu bölümde satanama ekibi doğru ve yanlışların altını üstüne getirirken hatasız kul olmaz felsefesine de selam çakıyorlar.

Geldik rap müzik için 2000'ler ve sonrasına. Bu bölümde sohbetimizde günümüze kadar geliyoruz ve rap dosyasını şimdilik kapatıyoruz.

Satanama ekibi bu kez cinsiyetçilik üzerine kafa yorup konunun hem tarihine iniyor hem de eğri oturup doğru konuşuyor.

Rap 101 bir bölümle bitemezdi tabii ki. Yoğun ilginize teşekkür ederek çok beklemeden 1.bölümümüzün ikinci kısmını sizlere sunuyoruz.

Yeni programımız sizlerle. Bu programda Burak Halat ve Mustafa Erdem uzun bir yolculuğa çıkıyor. Müzik türleri, doğuşları, kültürleri ve hikayeleriyle sizlere misafir olacaklar. İlk konumuz ise rap. Konu bizden, sohbet bizden bu sefer program ismi sizden. Bu yeni içeriğimize isim önerilerinizi instagram fluradyo hesabına bekliyoruz.

Psikolojinin azılı suçluları geldi!!!

Birgülle Sinem bu bölümde psikolojideki klasik koşullanma üzerine tartışırken, hiçbir şey iddia edemedikleri halde hayatın şifresini çözmüş gibi yapacaklar!

Satanama'nın 4. bölümünde Birgül Gündoğdu ve Sinem Dilek, Dandy Island grup üyelerini ağırladı. Keyifli dinlemeler.

Satanama Karantina Özel bölümü sizlerle. Keyifli dinlemeler.

Uzun zamanlık bir aranın ardından son kez sizlerle. 16 bölüm boyunca ak ile karaya seçmeye çalışan Mustafalar son kez aklakara ile buradalar. Damaklarda kalacak tadıyla işte veda bölümümüz.

Birgül ve Sinem'in ikinci bölüm konuğu Canozan. Bu keyifli sohbet sizlerle.

Birgül Gündoğdu ve Sinem Dilek hazırlayıp sunuyor. Adı Satanama. Artık Flu Radyo'da Satanama. İlk bölümlerinde de bir misafirleri var. Buyrunuz.

Konuğumuz Bilal Karaman ile keyifli sohbetimizi kaçıranlar ve yeniden dinlemek isteyenler için podcast sizlerle.

Folklor deyince insanların aklına yöresel danslar ve kıyafetler geliyor günümüzde. Ama aslında folklor bir grubun arasında paylaştığı her şey olabilir. Hocamız Zeynep Oktay Uslu, bizlere folkloru ve halk edebiyatını anlattı.

Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan değerli hocamız Zeynep Oktay Uslu, çok disiplinliliği ve disiplinler arasılığı anlattıktan sonra kendi çalışma alanı olan ve birçok disiplinle yaklaştığı Bektaşi kültürünü bizlere anlattı.

Sanat Sepet'te bu kısımda ise günümüzdeki roman ortamından ve edebiyatımızda mihenk taşı diyebileceğimiz birkaç eserden bahsettik. Zebercet bizi bir yerden dinliyor mudur acaba?

Sanat Sepet bu bölümde Türkçe romanın serüvenine ev sahipliği yaptı. Edebiyat tarihi yazmanın sorunlarıyla ve politikliğiyle birlikte ilk roman Akabe Hikayeleri'nden Cumhuriyet dönemine kadar romanımızın serüvenini inceledik.

Esra Dicle Başbuğ hocamıza tiyatronun temel dinamiklerini sorduk ve dramaturjiden okuma biçimlerine kadar tiyatro işleyişi konuştuk. Günümüz tiyatrosundaki işleyişe de değindikten sonra bizi dinleyenler için birkaç oyun ve sahne örneği verdik.

Boğaziçi Üniversitesi'nde Tiyatro eğitmeni olan Esra Dicle Başbuğ hocamız bu bölümde tiyatronun oluşumdan başladı ve Cumhuriyet dönemi politikalarına kadar geniş bir zaman aralığında seyahat ettik. Batı tiyatrosunun doğuşunu, geleneksel Türk tiyatrosunu ve modern tiyatromuzun evrimini konuştuk.

Türk Müziği nedir? Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü başkanı Muhlis Ünal Salman'la bunu enine boyuna konuşmaya çalıştık. Tarihsel süreçleri, içerdiği esintileri ve enstrümanları, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerindeki üstatları konuştuk. Sanat Sepet'in bu bölümü sizleri tamburi efendilerin diyarına götürecek!

Peki hocamız Gazi Mehmet Emin Adanalı verdiği üç ayrı çizgi roman dersinde hangi eserleri okutuyor? Her eserin üzerinden günlerce konuşabileceğimiz halde biz sizlere ufak bir seçki sunmaya çalıştık. Kesinlikle okumanız gereken çizgi roman örneklerini bu bölümde bulabilirsiniz.

 Gazi Mehmet Emin Adanalı Sanat Sepet'te çizgi romanın ne olduğunu anlattıktan sonra bizi çizgi roman tarihinde bir yolculuğa çıkardı. Mağara resimlerinden grafik roman hareketine kadarki süreç sizlerle!

Sanat Sepet, yani FLU Radyo'nun yepyeni programı. Sanat Sepet'in ilk bölümünde Galip Tekin'e adadığımız hafta dahilinde çizgi romanı öğrendik. Boğaziçi Üniversitesinde çizgi roman kuramı eğitmeni olan Gazi Mehmet Emin Adanalı bu kısımda bize Galip Tekin'le dostluklarını, anılarını anlattı. Ayrıca çizgi romanın ne olup olmadığını konuştuk.

Doğa. şehrin karışıklığı ve doğadan uzakta kalmak. Romantizmin doğa ile ilişkisi. Bu bölümde Mustafaların derdi olmuştur.

 Aklakara'nın bu bölümünde iki kere iki Mustafa etti ve ikili hemfikirce kendilerini ak ilan etmeye meyilli. Okudukları bir makale üzerinden popüler kültür tartışmalarına kendilerini dahil ederler. Popüler kültür neden reddediliyor? Üreten kim tüketen kim? Tüm bu konulara yine kendi odaklarından bakmayı ihmal etmiyorlar.

Çocukluk ve özgürlük kavramı üzerinden bir sohbete hazırlanmış iki Mustafa; sorumluluk, ağlama özgürlüğü ve neden çocuk yapıldığına kadar birçok konu üzerinden bir yerlere varıp varmama arasında gidip geliyorlar. Akla karayı seçme konusunu düşündüklerinde ise söz verdikleri kadar net olmadıklarını fark ediyorlar. Birinden birini seçmektense Mustafeyn yolda olma fikrine sarılıyor gibi!

 Çığlık albümüyle iyi bir çıkış yapan Çağrı Sinci,  Aklakara'nın özel bölümünün konuğu oldu. Ekibimiz İzmirli MC'ye Çığlık albümünü, gelecek artçı albümü, Hip-Hop dışındaki hayatını, protestliğini, gelecek projelerini sordu ve Mustafa'nın geçmiş yıllardan Çağrı Sinci ile olan birkaç anısından bahsetti. Rap müziğin şimdiki zamanını ve gelecekte bürüneceği hali irdeledik. Bütün bunlar olup biterken de Çığlık albümünü dinledik. Peace! 

Aklakara'nın bu bölümünde Mustafa öteki Mustafa'ya bütün soruları aslında kendimiz sordurttuğumuzu anlatıyor. Kendi edimlerimiz bir ötekini doğuruyor ve karşımıza ak veya kara gibi iki sonuç çıkabiliyor. Kara olmayı kabullenmiş Mustafa hırsından bazen gerginleşiyor. Öteki Mustafa ise devlete, aileye, hayata karşı kırgınlıklarla nasıl başa çıkılacağını bilmiyor. Kırgınlıklar Aklakara'nın on ikinci bölümünde dinlenmeyi bekliyor!

İki farklı Mustafa varsa iki farklı oyun da olmak zorunda. Mustafa'lar kendilerini bir şekilde tanımlamış olduklarından bunca zaman, yeni soru "Oyun nedir?". Eski kurban kemiklerini dinozor fosili sanan bir çocuklukla oynamak ve ya dışarıya karşı kendimizi farklı gösterme kurmacası. Her şeyi kendi gibi algılayan insan evlatları eski tanrılarını bile kendilerine benzer düşlemiş durumda. Peki her insan ayrı bir oyunsa, yedi milyar oyun yok mu? Aklakara'nın bu bölümü bir tiyatro kulisi havası verecek!

Evliya Çelebi'ye özenmiş Mustafeyn bu bölümde kendi gömleklerini çıkarıp tebdili kıyafet bir dünya seyahatine çıkmış durumda. Hediye verilesi dağ tepesini tartışan Baltık bölgesinden petrolle zengin olmuş Orta Doğu'ya kadar yolculuklarında fark ettikleri şey ise inşa edilmişlik. Bütün değer yargılarımızı kendimiz inşa etmişken Mustafa her şeyin mutlakıyetini reddetmeye hazır. Aklakara bu bölümde çimentoya ve kirece bulaşmış durumda!

Zaaflar her insan kadar Mustafa'ları da çok yıpratan şeyler. Peki zaaflar neyden kaynaklanıyor? Çoğunlukla insanın kendini yetersiz gördüğü şeylerden ve ya üzerine çok titrenmiş işlerin hassaslığından.  Bu işlerse yeni bir olumsuz algı kaynağı doğuruyor: saplantılar. "Sen ben ve ben şairiz" diyen Mustafa için ciddiye alınma saplantısı varken diğer Mustafa da her açıdan üretime saplanmış durumda. İkili doğal seleksiyondan, bazen kader olan coğrafyadan kaynaklanan bazı olumsuzlukları ve olamayışları kabullenmiş durumda, peki ya üzerine aylardır titrediği Aklakara da bir saplantıysa?

Mustafa öteki Mustafa'yı harekete geçirmeye başarırsa ikili çok fena şeyler yapacak. Lakin önce olmamışlıklardan ve hayıflanmalardan kurtulmaları gerekiyor. Hepimiz yapmadığımız şeyler için hayıflanıyoruz ama yine de harekete geçmiyoruz. Sonrasında önümüze yeni olmamışlıklar çıkıyor. Bir yığın içinde boğula yazarken bizi kurtaracak şey sadece "bir şey yapmak". Aklakara projesinin başlamasını başat kabul edip ikili kendi kan akışlarını hızlandırmaya çalışacak!

Drama köprüsü darmış, kendilerinde kaçarken oraya düşenler bilir. Kaçarken ya da dururken fark etmez, eksikler mi bizi tanımlıyor diyen ikili bu sefer bir ak bulmak üzere gibiler. Ama ne olur bilinmez daha onlar için tamam deme vakti gelmedi. Dünya alem koskocamanken bir çözüm bulunur mu küçücük insan için soruyor, umuda şükürler ediyorlar. Programın başından sonuna kadar bile birçok soru açığa çıkıyor. Günün, gecenin bahar olması dileğiyle.

11 sayısı tatsızmış öyle diyor 22 Mustafa Çelebi. Öteki de 7 sevmez ama 13 severmiş. Bu haftaki çok bilinmeyenli denklemde şans üzerine düşünülmüş biraz. Atılmış oltaya gelmeyen balığın beklerken getirdiği öfke. Kaçılmış evler, kafada birikenler, kalabalık şehirler, huylar ve huysuzlar... Neden öfkeliyiz? Yine bir soru, yine beklenen cevaplarla dolu bir yayın.

Sürsün Bahar albümüyle bizlerle olan Can Kazaz konuğumuz. Çok tatlı bir muhabbet, kısa, kronolojik bir anlatıyla başlıyor. Kırsaldan kente gidiş geliş arasında bir hayat anlatılıyor. "Nahif" olarak kendini tanımlayan Can Kazaz ile hoş sohbetimiz sizlerle.

Bu bölüm biraz acayip oldu. Her hafta sürekli sorularla boğulan Mustafagiller biraz nefes almak istediler. Bu sefer işler rahat, ana hatları belli ama salınmış. Ödünç verilmiş bir kitapta bulunan ufak not, sıcak sarıl, alabildikleri her nefes onlar için mutluluk kaynağı oluyor. "Boş yapmak" adı altında mutluluk rolünü oynayan Mustigillerin acaba bu rol üstlerine oturdu mu? Görelim.

Bugün yayınlara bahar geldi. Ama çiçekler açtı diye değil de Mustafalar istedi diye geldi. Ve bahar birine isim takmak olarak tanımlandı. Kalyopi dediler. İlham perilerini en güzeliydi onlar için. Bölümler ilerledikçe de artan sorularla birlikte aslında cevaba daha çok yaklaştıklarını düşündüler. Bunların dışında da savaşlarının içinde senaryolarını kendilerinin yazdıklarını, yazmak zorunda olduklarını düşündüler. Her şeyin başı sevgidir. Acıyı bile seviyor olabilirsin belki de. Ayna çok yakınında.