Mor Çizgi

Mor Çizgi’nin bu bölümünde feminist avukat, Mor Çatı Kadın sığınağı vakfı ve EŞİK gönüllüsü sevgili Funda Ekin ile yoksulluk nafakasına ilişkin son 4-5 senedir süren tartışmanın üstünden geçtik, Medeni Yasa’nın sil baştan ele alınmasının taşıdığı olası tehditlerden söz ettik.

Yoksulluk nafakası nedir, neden bir kadın hakkıdır ve son yıllarda neden bu kadar gündem oldu?

Kadınların nafaka gerçekleri neler?

AKP ve Cumhur İttifakı partilerinin Medeni Kanun'u hedefe koymaları ne anlama geliyor? Ufuktaki olası tehditler neler olabilir?

Mor Çizgi’nin bu bölümünde sevgili Hacer Foggo’yla kadın yoksulluğunu konuştuk. Yoksulluk alanında çalışmalarıyla tanınan Hacer Foggo insan haklarına odaklı gazete ve dergilerde yıllarca çalıştıktan sonra pandemi döneminde Derin Yoksulluk Ağı’nın kuruluşunda yer aldı. 2021'de Dünya Kadınlar Festivali’nde Türkiye’den 10 lider kadından biri seçildi. Bugün CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörlüğü’nü yürütüyor.

Kadın yoksulluğu kavramına neden ihtiyacımız var? Yoksulluğun kadınlaşması ne anlama geliyor?

Kadın yoksulluğunun gitgide yükselmesindeki temel etkenler neler? Hükümetin bundaki payı nedir?

Kadın yoksulluğu ve kadına yönelik erkek şiddeti arasında nasıl bir ilişki var?  

Kadın yoksulluğunun ortadan kalkması için acilen atılması gereken adımlar nedir?

Müzik

Bu bölümde eleştirel erkeklik araştırmaları ve edebiyat alanındaki çalışmalarından tanıdığımız, Özyeğin Üniversitesi’nde ders vermeyi sürdüren Doç. Dr. Çimen Günay-Erkol ile Kadir Has Üniversitesi’nden Nurseli Yeşim Sünbüloğlu’nun KADEM üzerine yürüttüğü araştırmadan söz ettik. 

Araştırma, Türkiye’nin yakın tarihinde kadın hakları mücadelesinin ve kazanılmış hakların altının oyulması, hükümetin yalnız kendi görüş ve politikalarına yakın kuruluşları destekleyerek, hatta bunların kuruluşlarında öyle veya böyle rol oynayarak sivil toplum alanında ciddi bir yarılma yaratması bakımından önemli bir yeri olan KADEM’e odaklanıyor. Hükümet destekli bir kuruluş olan KADEM’in toplumsal cinsiyet eşitliğinde hükümet politikalarını benimseyip yaymakta oynadığı rolü inceliyor.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

Bu bölümde, Giysiler Ne Anlatır? (Mundi, 2020) ve İşte Bu Benim Bedenim (DEX, 2023) kitaplarının yazarı Seda Yılmaz ile kadınlara dayatılan eril güzellik standartlarını, ideal beden fikrini, beden olumlama hareketini, sosyal medyanın beden algımız ve kimliğimiz üstündeki etkilerini, en önemlisi ise kadın düşmanı bir dünyada bir kadının kendini sevmesinin neden devrim olduğunu konuştuk.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista-Olur Olmaz (2012)

Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği başkanı ve Ekmek ve Gül yazarı Adile Doğan’ın konuk olduğu bu bölümde sosyal yardım bağımlılığından, kadın yoksulluğundan, şiddet ve işsizlikten bahsettik.

Ülkede derinleşen yoksulluğun kadınlara ve çocuklara faturası ne oldu? Kadın yoksulluğu, işsizlik, ev içi şiddet ve istismar arasında nasıl bir ilişki var? 

Sosyal yardım bağımlılığı nedir? AKP’nin iktidarını sürdürmesinde nasıl bir rol oynuyor?

Esenyalı Mahallesi'ndeki kadınların yaşadığı işsizlik, şiddet, istismar, sağlığa, mesela hijyen ürünleri gibi en temel ve mecburi ihtiyaçlarına erişim gibi sorunlar aslında ülkedeki kadınların temel sorunlarıyla birebir aynı. O yüzden Esenyalı Mahallesi'nde kadınların yaşadıklarından ve sosyal yardım bağımlılığından söz ederken aslında tüm ülkenin bir resmini çizdik.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista-Olur Olmaz (2012)

Mor Çizgi’nin bu bölümünde Doç. Dr. Aslı Davas ile kadın sağlığı, aileci ve doğurganlık yanlısı politika ve söylemlerin kadın ve LGBTİ’lerin üreme ve cinsel sağlığına etkilerinden söz ettik. 

Halk sağlıkçı olan Aslı Davas, barış imzacısı olduğu için 2017’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ihraç edilene kadar kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet ve sağlık dersleri veriyordu. Sağlık çalışanlarının sağlığı, sağlık politikaları, kadın emeği ve sağlık konularında birçok araştırması ve makalesi bulunuyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı çatısı altında kurdukları Türkiye İnsan Hakları Vakfı Akademide akademisyenliği sürdürüyor.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista-Olur Olmaz (2012)

Bu bölümün konuğu EMEP Gaziantep milletvekili, Ekmek ve Gül’den ve kadın hareketi içindeki aktif rolünden tanıdığımız Sevda Karaca.

Seçimin akabinde kaydettiğimiz bu bölümde, seçim kampanyası sürecini, sonrasında yaşananları; tarihimizim en gerici meclisini ve özellikle kadın milletvekillerinin gerici saldırılara karşı planlarını konuştuk. Önümüzdeki dönemde kadınları bekleyen tehditlerden ve mücadele yollarından söz ettik.

“Boş tencere” iktidarı neden götürmedi? Bunda "boşalan tencereye" doğru açılardan dikkat çekmeyen muhalefetin payı var mı? Önemli bir kadın ve genç kitlesinin hala iktidarı desteklemesinin ardında yatan dinamikler, motivasyonlar neler olabilir? Gelecek dönemde bu iktidarın ve radikal bileşenlerinin kadın, çocuk, LGBTİ, Kürt ve mülteci hakları için az çok tahmin ettiğimiz planlarına karşı emek ve özgürlük ittifakı partilerinin, özellikle de kadın milletvekillerinin bir karşı planı, yol haritası olacak mı?

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista-Olur Olmaz (2012)

Akademisyen Alev Özkazanç’ın konuk olduğu toplumsal cinsiyet karşıtı hareketi ve Türkiye’deki deneyimi konuştuğumuz ilk bölümünde devamı olan bu ikinci kısımda Türkiye’de otoriter popülizmin yükselişini, toplumsal cinsiyete yönelik politikaları ve ataerkinin krizini konuştuk.

Otoriter popülizm, toplumsal cinsiyet ve ataerkinin krizi arasında nasıl bir ilişki var ve bu ilişki nasıl dönüşüyor? İktidarın aile politikaları özelinde bu ilişkiyi nasıl yorumlayabiliriz? Seçim kampanyası ve sonrasında Cumhur İttifakı kanadında şahit olduklarımızı toplumsal cinsiyet karşıtı hareket bağlamında nasıl anlayabiliriz?

Alev Özkazanç 2016 yılında Barış için Akademisyenler Bildirisini imzaladığı için zorunlu emekli olana dek Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi Anabilimdalı’nın yanı sıra Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Anabilimdalı’nda dersler veriyordu. 1994 yılındaki kuruluşundan itibaren Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ekibinin üyesi. 2012’de Ankara Üniversitesi Cinsel Saldırı ve Tacize Karşı Destek Birimi’nin kuruluşunda görev aldı ve 2008-2016 arasında Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 2018’de kurulan Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneğinin kurucu üyelerinden. 2018-2020 arasında Oxford Üniversitesinde misafir akademisyen olarak bulundu. 2019-2020 arasında Kısa Dalga’nın podcast kanalındaki Arka Pencere serisinde podcastler yayınladı.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

Akademisyen Alev Özkazanç’ın konuk olduğu bu bölümde toplumsal cinsiyet karşıtı hareketi ve Türkiye’deki deneyimi konuştuk.

Özellikle 2010’dan bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde yükselen ve LGBTİ+ karşıtlığı, homofobi ve kadın hakları karşıtlığı etrafında birleşen toplumsal hareketlere literatürde “toplumsal cinsiyet karşıtı (anti-gender) hareketler” olarak rastlıyoruz. Peki, bu hareketler tarihsel olarak ne zaman ortaya çıktı? Temel dinamikleri, savları ve hedefleri neler? Neden tam bu dönemde yükselişe geçti? Dünyadaki ve Türkiye’deki hareketlerin aynı ve özgün yanları neler? İstanbul Sözleşmesi nasıl ve neden ortak bir düşmana dönüştü?

Alev Özkazanç 2016 yılında Barış için Akademisyenler Bildirisini imzaladığı için zorunlu emekli olana dek Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset Bilimi Anabilimdalı’nın yanı sıra Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Anabilimdalı’nda dersler veriyordu. 1994 yılındaki kuruluşundan itibaren Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ekibinin üyesi. 2012’de Ankara Üniversitesi Cinsel Saldırı ve Tacize Karşı Destek Birimi’nin kuruluşunda görev aldı ve 2008-2016 arasında Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürüttü. 2018’de kurulan Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneğinin kurucu üyelerinden. 2018-2020 arasında Oxford Üniversitesinde misafir akademisyen olarak bulundu. 2019-2020 arasında Kısa Dalga’nın podcast kanalındaki Arka Pencere serisinde podcastler yayınladı.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

Siyaset bilim ve kadın çalışmaları alanında uzman Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu’nun konuk olduğu bölümün ikinci kısmında milletvekili seçimlerinin ardından ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turu arifesinde,

-Kadınları ve kadın hareketini nelerin beklediğini;

-Ana akım muhalefetin kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda izlemesi gereken yolu;

-Kadın hareketinin kurması gereken ittifakları;

-İkinci turda oy kullanmanın kritik önemini;

-Toplum olarak eşiğinde olduğumuz keskin yol ayrımı ve çok daha fazlasını konuştuk.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

14 Mayıs seçimlerini geride bıraktık. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırken milletvekili seçimleri sonuçlandı. Kadın hareketi içinde de aktif pek çok milletvekili meclise girdi girmesine fakat çoğunluğa baktığımızda kadın, çocuk ve LGBTİ+ hakları bakımından kaygı verici bir manzarayla karşılaşıyoruz.

Kadın haklarına yönelik hem tabandan hem iktidar tarafından gelen sistemli saldırılar bağlamında bu seçim sonuçlarını ve meclisteki milletvekili dağılımını nasıl anlamalıyız? Türkiye’nin siyasi tarihi içinde bu noktaya nasıl geldik? kadın, çocuk ve LGBTİ+ hakları, muhafazakar aile politikaları ve kadın düşmanlığı bakımından yeni meclisi nasıl değerlendirebiliriz? Kadın hareketini bundan sonra ne bekliyor? Mücadeleyi güçlendirmenin ve büyütmenin yolları ne olabilir? İkinci tur neden bu kadar önemli?

Siyaset bilimci ve kadın çalışmaları alanında uzman, İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları ve Araştırmaları Merkezi eski müdürlerinden, Türkiye Sosyal Araştırmalar Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Kadın Eserleri Kütüphanesi Genel Kurul üyesi, Mor Çatı Kurucular Kurulu, EŞİTİZ ve EŞİK üyesi Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu’nun konuk olduğu bu bölümün ilk kısmında yeni meclise giden yolun taşlarını konuştuk.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

14 Mayıs seçimlerine çok az kaldı. Kurulan ittifaklar, Türkiye’nin akıbetine dair birbirine benzemez olasılıklar taşıyor. Kadın ve LGBTİ+ların hak ve özgürlükleri bakımından ise bugünün iktidarının kurduğu Cumhur İttifakı’nın bileşenleri karşımıza iç karartıcı bir tablo çıkarıyor. İktidarın bilhassa son on yılda, eşitsizlikten beslenen ve eşitsizlik üreten sözde kutsal aile kurumunu kurtarmak ve korumak adına kadın ve LGBTİ+ haklarını ortadan kaldırmaya yönelik girişimleri Cumhur İttifakı’nın açıkladığı planların çimentosunu oluşturuyor. Yeni dönem vaatlerinin önemli bir ayağı ise aleni LGBTİ+ düşmanlığı. 

LGBTİ+ düşmanlığına küresel bazda ciddi bir kaynak ayrılıyor. Aşırı sağcı, popülist ve otoriter hükümetler, LGBTİ+lara yönelik korkunç bir kin ve nefret pompalarken, toplumu, aslı astarı olmayan bir paniğe sürüklemeyi siyasetlerinin ayrılmaz bir parçası haline getirdi. 

Avukat, feminist ve LGBTİ+ hak mücadelesinin yıllardır önemli bir üyesi ve Kaos GL yazarı Yasemin Öz’ün konuk olduğu bu bölümde hem geçmişe dönük hem de bugünden bakarak Türkiye'de LGBTİ+ politikalarını, hak ihlallerini, yasakları, "aile" adı altında körüklenen LGBTİ+ düşmanlığını, bu düşmanlığın dünyadaki karşılıklarını konuştuk.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

Van’da Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi ve feminist akademisyen Doç. Dr. Selda Tuncer’in konuk olduğu bu bölümde, Türkiye’de ve dünyada kadın hareketinin en başından beri dert edindiği temel meselelerden birini, kadınların kent hakkı üzerinden hayatlarımızı her açıdan belirleyen özel-kamusal ayrımı meselesini konuştuk.

Özel ve kamusal alan ayrımı, kadınların gündeminde neden hem bu kadar eski hem de hala bu kadar güncel bir mesele? Kadınların kent hakkı dediğimizde ne anlamalıyız? 

Kadınların kent hakkı bağlamında “yeni” ve “eski” Türkiye arasındaki farklar neler?

Tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinin ardından bugün günlük hayatlarımızda özel ve kamusal arasındaki sınırların bozulduğu ve alıştığımız rutinin tepetaklak olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kadınların kent hakkı, özel ve kamusal alan ayrımı, salgın ve afet gibi kriz dönemlerinde nasıl bir yüze bürünüyor? Buradan nasıl bir dayanışma, örgütlenme ve direniş yükselebilir? Bugünleri aşmak için atılabilecek acil adımlar nedir? Kadınlar için daha fazlasını yapmak nasıl mümkün?   

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012)

6 Şubat’ta 9 saat arayla Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem meydana geldi. 11 ili etkileyeni binlerce insanın hayatını kaybettiği, yüz binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın evsiz, yurtsuz, yuvası kaldığı depremden iki hafta sonra, 20 Şubat’ta, Hatay’da iki deprem daha meydana geldi. Bir deprem ülkesinde iktidarın deprem ve sonrasında yaşanabilecekler karşısındaki yetersizliğinin, usulsüzlüklerinin ve ihmalkârlığının ayyuka çıktığı bu süreçte, depremin kendisi kadar 6 Şubat’tan bu yana şahit olduklarımız da bir o kadar sarsıcı ve yıpratıcıydı. Fakat öte yandan hem Türkiye halkı hem dünya halkları muazzam bir dayanışma örneği sergiledi, hâlâ sergiliyor. 

Deprem her yuvaya ateş düşürdü. Fakat kadın ve çocuklar için apayrı tehditler ve tehlikeleri beraberinde getiriyor. Ciddi bir hijyen sorunu ve ondan kaynaklı hastalıklardan kadınlara ve çocuklara has temel ihtiyaçların eksikliğinden güvenlik sorunlarına,  devlet yeterli desteği sunamadığı için kadınların temizlik, çocuk bakımı gibi sorumlulukları üstlenmek zorunda kalmasından çocukların deprem bölgelerinde hızla örgütlenen din odaklı grupların hedefi haline gelmesine... 

Uzun vadede istikrarlı bir örgütlenmenin önemini bir kez daha anladık. Bu acil ihtiyaca karşılık Ekmek ve Gül, depremzede kadın ve çocuklarla dayanışmayı büyütmek, sürekli, planlı ve istikrarlı bir hale getirmek için geçtiğimiz günlerde bir çağrıda bulundu. Kadınlar “Kız Kardeşlik Köprüsü ile hayatı yeniden kuracağız” sloganıyla yola çıktı.

Mor Çizgi’nin bu bölümde konuğu Ekmek ve Gül’den Berfin Türkmen. Gaziantep’ye yaşayan Berfin hem bizzat bir depremzede hem de depremin ilk gününden beri alanda Ekmek ve Gül haberlerini ve dayanışma faaliyetlerini örgütlüyor. İlk günden bu yana sahada gördüklerini, deneyimlerini paylaşıyor ve Kız Kardeşlik Köprüsüyle dayanışmayı nasıl büyütebileceğimizi anlatıyor. 

İktidar, 2016’da nafaka karşıtı grupların BİMER’e yaptığı anonim şikayetlerden hareketle Nisan 2022’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na fesih davası açtı. OHAL döneminden bu yana kadın hareketine, kadın örgütlerine, kadın eylemlerine yönelik devlet şiddetinin bir örneği olan davada 3 duruşmadan erteleme kararı çıktı. KCDP Davası yalnız örgüte değil, tüm kadın hareketine ve kadınlara gözdağı vermek isteyen bir iktidarın göstergesi. 

Bu bölümde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Genel Sekreteri Fidan Ataselim ile hem KCDP davasını detaylarıyla konuştuk hem de kadın örgütleri ve kadın hareketi başta olmak üzere çeşit grupların hak ve özgürlük mücadelelerine yönelik tabandan ve tepeden eşzamanlı gelen saldırıları değerlendirdik. 

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012) 

Bu bölümde feminist araştırmacı Dr. Tuğba Sivri ile popüler kültür ürünlerinden, muhafazakarlaşmanın etkilerinden, sosyal medyadan ve bu popüler kültürde feminizm için söz konusu olan fırsatlar ve tehditlerden söz ettik. Wattpad’den Grinin Elli Tonu’na, Fleabag'den OnlyFans’e, kadınların sosyal medyada adalet arayışından feminizmin karikatürleştirilmesine, zengin bir sohbet oldu. 

Sosyal medya da dahil olmak üzere kadınların hem yaşadıkları şiddeti anlamlandırma hem de savunma mekanizmalarına erişimi açısından popüler kültür bir imkân sağlıyor mu? Popüler kültür ürünleri özellikle genç kadınların ve kızların aşk ve cinsellik algılarını nasıl etkiliyor, şekillendiriyor,  son yıllarda neler nasıl değişti? Feminizmin popülerleşmesi feminizme ne katıyor, ne götürüyor? 

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz (2012) 

EŞİK gönüllüsü, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın gönüllü avukatı ve kadın hakları savunucusu Selin Nakıpoğlu’yla Türkiye’de çocuk istismarını, çocuk istismarına toplumun ve iktidarın yaklaşımını, ataerkil kutsal aile mitinin çocuk istismarında ve üstünün örtülmesindeki rolünü konuştuk. Çocuk istismarı, kadına ve çocuğa yönelik aile içi şiddet, LGBTİ’lerin yaşam alanlarına ve haklarına ve kadın örgütlerine yönelik adeta devlet destekli örgütlü nefret gibi çözülmesi gereken acil konular varken AKP’nin 9 Aralık’ta sunduğu anayasa değişikliği talebinde kadınların giyim kuşamı ve ailenin kimlerden oluşacağına dair hükümleri anayasaya sokma çabasını tartıştık.

AKP hükümetinin çocuk istismarı konusunda attığı adımlar neler? Erken yaşta evliliklerin önünü açan, istismar olaylarında faili aklamaya yarayan, kız çocuklarını eğitimden uzaklaştıran, istismarı kanıtlamayı zorlaştıran hukuki düzenlemeler neler? Tarikat, siyaset ve ticaret üçgeninde çocuklar ve gençler nasıl tarikatların eline bırakılıyor? Özellikle tarikat, cemaat veya dini vakıfların bünyesinde yaşanıp da açığa çıkan çocuk istismarı olaylarını sık duymamıza rağmen neden “münferit” söylemi benimseniyor? İstismar olaylarının önlenmesi, soruşturulması ve yargılanması konusundaki atıllığın nedenleri neler? Her çocuk istismarı vakasında çözüm olarak öne çıkarılan “idam” ve “hadım” sahiden birer çözüm mü? 

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista - Olur Olmaz 

Doç. Dr. Eylem Ümit Atılgan’la birlikte eril hukuk kültürünü, cinskırım kavramını, yargıda eril kodların işleyişini, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde fail ile yargılayanlar, erkek ile devlet arasında işbirliğini konuştuk. Ayrıca son yıllarda yükselen kadın haklarına karşı tepkide erkek ile devlet arasındaki ittifakı tartıştık. Kadınların adalete erişiminden, kadın hareketinin patriarkayla mücadele stratejilerinden ve feminist hak savunuculuğundan bahsettik.

Yasalar ve hukuk kâğıt üstünde cinsiyetsizken uygulamada cinsiyet ve cinsiyetçilik nasıl işliyor? Cinskırım kavramı nasıl ortaya çıktı? Yargıda işbirlikçi erkeklik nedir? Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti davalarında eril kültür ve eril hukuk kültürü nasıl ittifak kuruyor? Feminist hak savunuculuğu bu işbirliğiyle nasıl mücadele ediyor? Kadın haklarını savunan avukatlar eril hukuk kültürünü nasıl dönüştürüyor? Dünyada aile korumak adı altında erkek imtiyazını yasalarla tesis etmek isteyen, kadın, çocuk ve LGBTİ haklarına tepkili gruplar ve hükümetlerin ortak noktaları nelerdir? 

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen 

Müzik: BandSista - Olur Olmaz

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü ve feminist avukat Hülya Gülbahar’la en acil ve önemli mor çizgilerimizden birini, İstanbul Sözleşmesi’nin başından geçenleri, kadın hareketinin Sözleşme’nin hukuksuz feshinden bu yana, yani son bir buçuk senedir verdiği mücadeleyi, aile odaklı politikaları ve eşitlik karşıtlarını, kadınların geleceğe dair inadını ve umudunu, mücadelenin ve direnmenin yollarını konuştuk.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi neden hukuksuz? Kadın haklarına karşı topyekun saldırıda adını sık işittiğimiz Istanbul Sözleşmesi’yle ilgili böyle bir karar Türkiye’de yaşayan kadınlar için ne anlama geliyor? İstanbul Sözleşmesi ve diğer kadın haklarına yönelik saldırılar nasıl bir toplum tahayyülünün sonucu? Eşitlik karşıtlarının Sözleşme’yle derdi ne? Mücadele yolları neler?

Bıkmadan usanmadan söylüyoruz: İstanbul Sözleşmesi bizim #morçizgimiz! Peşini bırakmıyoruz. 

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Edit: Postane İstanbul

Görsel: Didem Dayı

Müzik: BandSista - Olur Olmaz

TGS Akademi’ye ve Kültürhane’ye katkılarından ötürü teşekkürler.

Merhaba! Mor Çizgi’ye hoş geldiniz!

Bu heyecan verici, umut dolu ve haklı öfkemizden güç alan podcast serisine başlamadan evvel Mor Çizgi’nin ortaya çıkış hikâyesine, amacına ve bu seride sizleri neyin beklediğine birlikte bakalım.

Hazırlayan ve sunan: Hilal Dikmen

Müzik: BandSista-Olur Olmaz

Kültürhane’ye katkılarından ötürü teşekkürler.