QueerTroublemakers

Madilik uzun süredir kafamızda evirip çevirdiğimiz, aramızda tartıştığımız bir konuydu. Sonunda fikirlerimizi, dertlerimizi size açtık. Madilik ne demek, bilmeyenler için biraz anlattık, lubunya topluluklarda nasıl tecrübe edildiğini ve bu dünyanın dışına taşma şeklini konuştuk. Bu kavramın Türkiye’deki durumuna odaklanırken İngilizce karşılığı olan “throw shade”e ve bu kültürün yaşamaya başladığı dönüşüme gelen eleştirilere de değindik. Diyalog ve tartışmaları besleyeceğini düşündüğümüz bir bölümle yine karşınızdayız!

Keyifli dinlemeler!

Patreon'dan desteklemek için:

Bu bölümde "red flags" yani bir nevi bizi anında soğutan şeylerden konuşmak istedik. Biriyle ilk tanıştığımızda ya da yeni yeni tanımaya başladığımızda hangi davranışları bize en çok batıyor? Bir davranışla birini tamamen silmek mümkün mü? Dayanamadığımız ve bir uyarı sinyali olarak gördüğümüz şeyler var mı? Peki bizde de bu davranışlardan olabilir mi? Bu soruların cevaplarını ararken gullüm yapmadan duramadık.

Keyifli dinlemeler!

Patreon'dan desteklemek için:

Erkeklik çalışmalarına odaklanacağımız yeni dosyamızı askerlik konusuyla açıyoruz. Zorunlu askerlik hizmeti, eril düzeni yaşatan ve yeniden üreten kurumların başını çekenlerden. Pınar Selek'in Sürüne Sürüne Erkek Olmak kitabı bu sistemin işleyişi ve erkek atanan kişiler üzerindeki etkisinin harika bir incelemesi. Bu kitaptan yararlanarak Erkeklik Dosyası'nı açtık. Bu bölümde Câker ve Cem konuğumuz oldu, askerlik ve "pembe tezkere" sürecinde yaşadıklarını anlattı.

Kahramanlarımız Armut ve Mantar güncel twitter tartışmalarından kendilerini alamazlar ve öncelikle bu konuşmayı başlatarak kafa açan arkadaşlarına teşekkür etmek isterler. Bu bölümde, bir zamanlar lügatımızda olan ancak sanki giderek tedavülden kalkan “Biz şimdi neyiz?” sorusunu ele alarak bu konuşmanın nasıl yapılması gerektiğinden, bu konuşmayı yapmanın bile kezoluk sayılmasına kadar konuyu tepeden tırnağa ele alıyorlar. Araya plansız girdiğimiz minik bir bölüm olmasını beklerken yine kendimizi alamayarak 30 dakikayı aşmış bulunuyoruz.

Bölümde de atıfta bulunduğumuz, daha önce bu konuları konuştuğumuz bölüm:

Merhaba. Bugünkü bölümümüzde geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bugüne dek bize öğretilmiş klişeler, sevgililik kuralları, dayatmalar ve geleneklerin etkisiyle nasıl davranıyoruz? Peki buradan çıkış var mı? Çözüm taktikleri, denemeleri bu bölümde!

Merhabalar! Bu haftaki bölümümüzde Rıza İnşası kavramını ele aldık. Öncelikle rıza inşası nedir bunu ele almamız gerekiyor. Tanımını ortaya koyduktan sonra da bize bu kadar uzak gözüken ve hayır, benim başıma gelmiş olamaz dediğimiz bu olgunun geçmişimizde hiç beklemediğimiz yerlerden kafasını uzatabildiğini fark ediyoruz. Özellikle de rıza inşası yöntemleri adı verilen süreçlerde nasıl kendimizi bir anda ummadığımız durumlarda bulabileceğimizi, hem kendimizi korumayı hem de fail olmuş olabileceğimiz durumların farkındalığını konuştuk. Neyse ki bu hafta bölümü ikiye bölmeyi gerektirmeyecek kadar uzatmadık. 

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Cinsel şiddetle mücadele derneğinin kavramlar sözlüğünden yararlandık:

Üçüncü yerler bölümümüzün ikinci kısmıyla devam ediyoruz.

Bu bölümde Ray Oldenberg'ün üçüncü yerler kavramı üzerinden lubunya mekanları ve sosyalleşme kültürümüzü konuştuk. Tabii ki Armut ve Mantar'ın klasiği olduğu üzere konuyu dallanıp budaklandırdık. Yakın zamanda alevlenen Twitter tartışmalarına girmeye, oradan Ray Oldenberg'e boomer demeye varan bir perspektif çeşitliliğinde konuyu ele aldık.

Üçüncü mekanlar lubunya kültüründe bize ne ifade ediyor, yalnızca bar, kafe ve parklarla mı sınırlı, lubunya camianın gece hayatı alışkanlıkları ve buna üretmeye çalıştığı alternatifler, kadın+ların bu teorideki yeri konuştuklarımızın yalnızca birkaçı.

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde Ray Oldenberg'ün üçüncü yerler kavramı üzerinden lubunya mekanları ve sosyalleşme kültürümüzü konuştuk. Tabii ki Armut ve Mantar'ın klasiği olduğu üzere konuyu dallanıp budaklandırdık. Yakın zamanda alevlenen twitter tartışmalarına girmeye, oradan Ray Oldenberg'e boomer demeye varan bir perspektif çeşitliliğinde konuyu ele aldık.

Üçüncü mekanlar lubunya kültüründe bize ne ifade ediyor, yalnızca bar, kafe ve parklarla mı sınırlı, lubunya camianın gece hayatı alışkanlıkları ve buna üretmeye çalıştığı alternatifler, kadın+ların bu teorideki yeri konuştuklarımızın yalnızca birkaçı.

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Artık gelenekselleşen KuirFest özel söyleşimizle karşınızdayız. Uzun süren karantina dönemi sonrası Kuirfest etkinlikleri yeniden fiziksel olarak gerçekleştirilecek. Dolayısıyla bu yılın heyecanı ayrı! Kuirfest ekibinden Esma ve Arya bizlere programın en çok beklenen filmlerini ve etkinlikleri anlattı. Festival, 23-26 Eylül’de Ankara'da, 30 Eylül- 3 Ekim’de İstanbul’da olacak. Seyahat planlarınızı yapmaya başlayın!

Bir insan kaç kere beraat eder? Pınar Selek dört kez beraat etti, bu soru sorulalı yıllar oldu, ancak davası 23 yıl geçmesine rağmen devam ediyor. Pınar Selek’in avukatlarından ve dostlarından Yasemin Öz bizlere dava sürecini, Pınar Selek’in çalışmalarını, aralarındaki dostluğu ve dayanışmayı anlattı. Bu sürecin başlangıcını ve bugünlere kadar nasıl geldiğini konuştuk.

Türkiye’de hakikatin peşine düşmenin, devletin beğenmediği konuların üzerine eğilip beğenmediği insanlarla dayanışmanın cezasız kalmadığına en büyük örneklerden biri Mısır Çarşısı Davası. Pınar Selek’in başından geçenlere bakarken Türkiye’nin yakın tarihine, bugün yaşadığımız korku ve baskı iklimine giden yoldaki taşlardan birine de bakmış oluyoruz.

RADAR, ilişkilerimizde iletişimimizi iyileştirmek, genellikle konuşması zor gelen hassas konulari tartışmak için güvenli bir alan yaratmamızı sağlayan, bir nevi "sohbetler dizisi", bir şiddetsiz iletişim pratiği. Daha önceki bölümlerimizde RADAR'dan bahsetmiş ancak detaylıca üstünde durmamıştık. Sonrasında, oldukça fazla ilgi gördüğünü fark ettik ve artık bir RADAR bölümünün vaktinin geldiği belli oldu. Nedir ne değildir, nereden çıktı bu RADAR, nasıl kullanılır hepsini cevapladik. Devamı da gelecek, bizim RADAR'ı nasıl uyguladığımızı paylaşacağız. Bir işe yarıyor mu hep birlikte göreceğiz.

Bölümde bahsettiğimiz web sayfası:

Heyyyy lubunya! Yıl boyunca beklediğimiz hafta geldi çattı! İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası ekibinden Enes ve Merih bize onur haftası programını, bu seneki temayı ve en çok bekledikleri etkinlikleri anlattılar. Dört lubunyanın bir araya gelmesiyle gullüm de eksik olmadı. Keyifli dinlemeler!

Etkinlik programı için:

2010 yapımı Killing Us Softly 4: Advertising's Image of Women üzerinden konuşmaya geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Beden, güzellik, reklamlardaki imajlar üzerinden konuşurken hem kendimize hem de size soruyoruz: Estetik algılarımızı reklamlar mı belirliyor yoksa özgür iradeden bahsetmek mümkün mü? Geçen yıllar içerisinde reklamlar iyiye mi gidiyor yoksa değişen hiçbir şey yok mu? Markalar gözümüzü boyayıp cebini doldurma peşindeyken haklarımızı elde edebilir miyiz? Bize yazın, tartışmayı büyütelim!

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Daha önce de beden olumlama bölümü yapmıştık. Malumunuz bu konular asla bitmez. Bu sefer de bu konuyu konuşurken 2010 yapımı Killing Us Softly 4: Advertising's Image of Women filminden yardım aldık. Elbette dayanamadık, bol bol konuştuk, o kadar ki bu bölümü ikiye bölmeye karar verdik. Yani iyi haber; haftaya da sizi yeni bölümsüz bırakmayacağız! Bu bölümde kadınların reklamlarda nasıl gösterildiği, üzerimize dayatılan beden algısı, kilo, yaş, cinsiyet, ırk vb. konularını bol bol deşmeye çalıştık. Bize yazın, tartışmayı büyütelim! Keyifli dinlemeler! 

Bu bölümde bahsettiğimiz filmler: 

1. They Live (1988)  

2. American Sniper (2014) 

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde seçilmiş aile kavramı üzerine konuştuk. Biz bu kavramı kendi hayatımızda nasıl tanımladığımızı konuştuk. Seçilmiş ailemize dair yolcuğumuzu ve bu kavrama dair izlenimlerimizi paylaştık, queer kültürde nasıl yaşandığına değindik. İster istemez atanmış aileyle de karşılaştırdık. Bizden bekleneceği üzere Lambdaİstanbul’u ve Onur Haftası’nı da yine andık.

Sizin de bir seçilmiş aileniz var mı? Yoksa bu kavramları hala sorguluyor veya henüz seçilmiş ailenizi bulmadığınızı mı düşünüyorsunuz? Seçilmiş ailenin tek bir anlamı veya tek bir şekli var mı ki?

Keyifli dinlemeler!

Bir süredir hayatımızda yer alan fuck buddy, friends with benefits, no strings attach (ya da amiyane tabirle takılıyoruz aaağbi) kavramları bizim için ne ifade ediyor konuştuk. Bölüm ismine de adını veren "Şimdi Biz Neyiz?" aşamasına nasıl gelinir, gelindiğinde ne yapılır konusuna da itinayla eğildik. Lubuncanın yine bizi kurtarmasıyla çözümü koli kelimesinde bulduk ama kelimenin farklı anlamlarda kullanılması biraz kafamızı karıştırmadı da değil. Kolilenmek, kolileşmek ve koliye gitmek... Peki ya o senin kolin mi?

Sizin bu ilişkilenme biçimleriyle aranız nasıl? Bize yazın, tartışmayı büyütelim!

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Tetikleyici uyarısı: Cinsel istismar ve psikolojik şiddet üzerine konuştuğumuz bir bölüm oldu, bu bölüm kimileri için tetikleyici olabilir.

Merhaba! Bu bölümde Woody Allen ve Mia Farrow’un evlatlık kızı Dylan Farrow’un cinsel istismardan hayatta kalması üzerine konuştuk. Pek ses getirmediğini düşündüğümüz HBO'da yayınlanan Allen v. Farrow belgeseli üzerinden giderek, Woody Allen hakkındaki suçlamaları masaya yatırdık. Bu konuda kendisine yöneltilen suçlamalar sebebiyle, hakkında pek çok defa soruşturma açılmış olsa da Allen, hiçbir zaman ceza almadı. Aynı zamanda Allen bugüne dek, Farrow ailesi tarafından yapılan, Dylan Farrow’un henüz 7 yaşındayken kendisinin cinsel istismarına maruz kaldığı yönündeki tüm açıklamaları yalanladı ve bahsi geçen skandal, daima gündemde yer alan bir merak konusu olarak kaldı. Biz bu belgesel üzerinden konuşurken bazen konuyu dağıtsak da kendimiz için önemli olan noktalara değinmeye çalıştık. Peki sizin en sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi?

İyi dinlemeler! 

Dylan Farrow'un mektubu:

Merhaba! Sonunda bu da oldu, heteroları mı savundunuz demeyin :p  Bu bölümde Çatlak Zemin'de yayınlanan Indiana Seresin'in "Heteropesizm Üzerine" makalesinden ilham alıp bu konuyu masaya yatırmak istedik. Heteropesimizm nedir, hetero olmaktan utanılıyor mu (utanıyor muyuz), hatta utanılmalı mı, keşke herkes gey mi olsa ne yapsa sorularına cevap aradık. Hem kendi deneyimlerimizi hem de konu hakkında fikirlerimizi paylaştık. Keyifli dinlemeler!

Bahsi geçen makaleyi okumak için:

Bu bölümde 23 Kasım 2020 tarihinde velvele.net adresinde yayınlanan "Bir Aşk Bombası Nasıl Etkisiz Hale Getirilir?" isimli yazıdan ilhamla, kendi deneyimlerimiz üzerinden aşk bombardımanı mefhumunu konuştuk. Bombacılardan korunma tedbirlerini okurken, aşk bombardımanı diye bir şey var mıdır, bombacı kimdir, yanlışlıkla biz de bombacı olabilir miyiz konularına da girmiş bulunduk. Bombalardan uzakta günler dileğiyle :p

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde konuğumuz Olcay ile Posthümanizm üzerine konuştuk. İnsan nedir? Hümanizm nedir? gibi sorularla başlayıp queer mücadelenin pembe kapitalizme evrilen sürecinden, isyandan etkinliğe dönüşmüş pride yürüyüşlerine kadar birçok konuyu kapsamaya çalıştık. Süremizi de epey aşmamıza rağmen sohbeti bitiremedik, detaylandıramadığımız yerleri ileride masaya yatırmak dileğiyle.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

İlişki anarşisine devam ediyoruz. Manifesto üzerine yaptığımız sohbeti bu bölümde tamamlıyoruz. 

Keyifli dinlemeler!

Biraz aradan sonra ilişki anarşisi sohbetimize devam ediyoruz. Daha önceki bölümdeki gibi, deneyimlerimizi ve İlişki Anarşisi manifestosunun bize düşündürdüklerini konuştuk. Yine bol muhabbet ve gullüme sardırdığımız için bu devam kısmını da bölmeye karar verdik. Böylece, hiç kapanış yapmadan, bölümü kesmiş bulunduk, aman birden bitti diye şaşırmayın! =) Yani part 3'ü de çok bekletmeden yayınlayacağız.  Biz konuşmaktan çok keyif aldık; fikirlerimizi ve pratiklerimizi bazen tekrar gözden geçirmemize, bazen de farklı açılardan bakmamıza yardımcı oldu. Umarız sizin için de benzer bir destek olur.

Keyifli dinlemeler!

Bölümün adından da anlaşıldığı gibi, ilişki anarşisini konuştuk =) Tabii ki her zamanki gibi deneyimlerimizi, "biz bundan ne anlıyoruz"u tartıştık. Konuya giriş niteliğinde, İlişki Anarşisi manifestosunu takip ettik ve her bir kısımının bizim için ne anlama geldiğini, bu pratikleri nasıl deneyimlediğimizi ve ilişkilerimize yansıtmaya çalıştığımızı konuştuk. Tabii ki çok konuştuk, bu yüzden de bu sohbeti ilk 4 maddeyle sınırlayıp kalanını devam bölümüne sakladık.

Keyifli dinlemeler!

Bu bölümde kahramanlarımız Armut'la Mantar; Desiree Akhavan'ın The Bisexual dizisini masaya yatırıyor. Altı bölümlük dizinin her bir bölümünü didik edip dizide konu edilen olaylar aracılığıyla bi+fobiden girip kıl tüy meselelerine uzanan derin bir sohbete dalıyor. İpin ucunu kaçırıp sürelerini de bir hayli aşıyorlar. 

Dinlemeden önce bir uyarı; diziyi izlemeyenler için spoiler mevcut. Diziyi izlemeyeceğim ama sizi dinlemek de istiyorum derseniz de buyurunuz! Diziyi izlemeyenlere özetleyip dizi bahane muhabbet şahane diyoruz! :)

Keyifli dinlemeler!

Eğer podcast’lerimiz, iTunes üzerinden dinliyorsanız, yıldız ve yorum yaparak bize katkıda bulunabilirsiniz.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde Umut Erdem konuğumuz oldu, bi+ politikasını ve tabii ki yine kişisel deneyimlerimizi konuştuk. Umut önce bize 2019’da yapılan bi+ Pride’ın ortaya çıkış sürecini, Onur Haftası ekibiyle yaşadıklarını anlattı. Daha sonra Pride etkinliklerinin nasıl geçtiğini, ortaya neler çıktığını konuştuk. Lezbifem’i andık, bi+seksüel politikasını ve bizi nasıl etkilediğinden bahsettik. Umut’un podcastine ve orada bahsettiği konulara; dolayısıyla da bi+seksüellerin ikili cinsiyet algısından çektiklerine, açılma konularına değindik, bir yandan monoseksüellere de biraz laf etmiş olabiliriz. 

Keyifli dinlemeler!

Eğer podcast’lerimiz, iTunes üzerinden dinliyorsanız, yıldız ve yorum yaparak bize katkıda bulunabilirsiniz.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Ey lubunya 28. İstanbul Onur Haftası başlıyor! Hazır mısın?

İkinci sezonumuza bomba bir başlangıç yaptık ve bu bölümde İstanbul Onur Haftası'ndan Emre ve Mine konuğumuz oldu. Bize hem haftanın hazırlık sürecinden, 28. kez düzenlenen haftanın temasını nasıl seçtiklerinden hem de favori etkinliklerinden bahsettiler. Yıllardır konuşup durduğumuz bir konuyu da es geçmek istemedik, Onur Haftası'nın dahil olduğu madiliklerde bu sene nasıl farklı çözüm süreçleri arandığını masaya yatırdık.

Keyifli dinlemeler!

Bugünkü bölümümüzde konuşmak için geç kaldığımız bir konuyu, ABD'de George Floyd'un polis işkencesi sonucu öldürülmesiyle başlayan sistematik ırkçılık karşıtı protestoları, Türkiye'deki ırkçılığı ve haklı öfkemizi konuştuk. Mutlaka eksiklerimiz, yanlışlarımız olmuştur; lütfen ekleme yapmaktan çekinmeyin.

Bahsettiğimiz linkler:

Bi+seksüelliği konuşmaya devam etmeyi ne kadar çok istediğimizi sürekli söylüyorduk. Geçen bölümde yaptığımız sohbet de yetmeyince bir bi+ dosyası açmaya karar verdik ve dosyamızın ikinci bölümüne Cem'i konuk alıp bi+ erkekler konusuna eğildik. Cem'le tezi üzerinden bi+ erkeklerin görünmezliği, bu konuyu akademiye taşırken yaşadığı zorluklar ve aynı zamanda gördüğü ilgi, mülakatlar için bi+ erkeklere ulaşma süreci, akademi/aktivizm ikiliği üzerine konuştuk. Beraber yaptığımız lambda etkinliklerinden de bahsettik. Sohbetimiz tabii ki yetmedi, Cem'den şimdiden ikinci kez konuk olma sözü aldık.

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Armut'la Mantar bu bölümde lezbiyenlik ile biseksüelliğin tarihine dalıyor. Ayrışma ne zaman oldu, dostlar ne oldu da düşman oldu? Kahramanlarımız cadı kazanını karıştırıyor, imkan bulmuşken TERFlere de sallıyor! Bölümde bahsi geçen metinden pek haz etmesek de şuraya iliştiriyoruz. Ne de olsa Armut'un deyimiyle, "Bilgi gizleyerek, tek taraflı bilgiyi ulaşılır kılarak politika yapılmaz." Katılmadığımız, eleştirdiğimiz bir metin de olsa tartışmayı anlamak ve tarihsel etkisini irdelemek için okumanın önemli olabileceğini düşünüyoruz. Daha fazla özlü söz, tartışma ve anektod yeni bölümde!

Keyifli dinlemeler!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!  

Sohbetlerimize biraz ara verdikten sonra tekrar mikrofon başına geçtik ve tabii ki gündemden kopamayıp karantina hallerini konuştuk. 

Karantinamız nasıl geçiyor, adapte olduk mu? Üretkenlik seviyemiz arttı mı? Evden çalışmak nasıl gidiyor? İspanya'da sokağa çıkma yasağı nasıl?  Peki bu durum kuirleri nasıl etkiledi?  Aileyle yaşayanlar, koliden uzak kalanlar, dokunma özlemi çekenler neler yapıyor? Hepimizin en sevdiği konulara da tabii ki girdik. Online dating, sexting ve gece hayatı!! Partiler ve dernek etkinlikleri de çoğaldı. Siz ne düşünüyorsunuz? Bize yazın, yorumlarda buluşalım.

Bölümde bahsettiğimiz linkler:

Merhaba! Bu bölümde geçen bölümde bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Aldatma duygusal şiddet midir? Heteroseksist dünyanın kuralları bize işler mi? Peki ya romantik ilişkiler ile arkadaşlık ilişkileri arasındaki hiyerarşi nasıl şekillenir? Hepsinin cevabı bu bölümde! İyi dinlemeler!

Bölümde bahsettiğimiz linkler:

Merhabayın! Bu bölümde çokeşli, çokaşklı, tek eşli olmayan, açık ilişki, poli-lerce kavramlarının Türkçe - İngilizce çevirilerindeki farkları ve yarattığı kafa karışıklığında boğulmak üzereyken bunları tek tek ele alıp kendi deneyimlerimizi konuştuk. Kendini aldatmak mı başkasını aldatmak mı, tekeşli ilişki mümkün mü, neye aldatmak denir gibi soruların yanıtlarını aradık. Mantar'ın arkadaşlarına en büyük öğüdü ne? Armut'la Mantar açık ilişki yaşadıklarında kıskançlıklarını nasıl idare ediyorlar? Daha doğrusu idare edebiliyorlar mı? Sohbet elbette yetmedi, ikinci bölümde devam edeceğiz.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde konuya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Seks, rıza inşası ve korunma konularında "cool"luk nedir?  Hangi sporları yapmak caizdir? Şişmanlık, diyet ve diyetisyen konularında ne hissediyoruz? Peki cool girl aynı zamanda gamer olmalı mıdır? Konu buradan açılıp sonunda dizilere de varmasa olmazdı. Keyifli dinlemeler diliyoruz. İki bölüme rağmen değinmediğimiz, eksik kalan yerler olduysa yorumlarda buluşalım!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bu bölümde "cool girl" mefhumunu ele almaya karar verdik ve henüz bir Türkçe karşılık bulamadık. Cool girl ne ola ki, ne demektir sorusuna cevap ararken her zamanki gibi laf lafı açtı, öyle ki sohbetimiz bölüm sınırlarını aştı ve bu bölümü iki kısma ayırmaya karar verdik. İlişkilerimiz, sosyal baskılar davranışlarımızı nasıl şekillendiriyor? "Cool" olma baskısı ergenliğimizi nasıl etkiledi? Ve daha birçok soruyu bu bölümde masaya yatırdık. Bu bölümün ilham kaynaklarından biri olan Youtube videosunun linki aşağıda. İkinci kısımda görüşmek üzere!

9. Pembe Hayat Kuirfest 23 - 26 Ocak tarihleri arasında İstanbul'da!

Kuirfest ekibinden Esma ve Ufunet programımıza konuk oldu ve hem bize festivalin mutfağından özel bilgiler verip hem de ağzımızı sulandıran programı anlattılar. Festival nasıl Ankara'dan başlayıp Berlin'e kadar gitti? Banu Alkan nasıl bir kuir ikona dönüştü ve Afrodit'in evinde neler yaşandı? Bu senenin öne çıkan etkinlikleri ve festivalcilerin favori filmleri neler? Hepsi bu bölümde! Gösterim çizelgesi ve ayrıntılı bilgi aşağıda:

Etkinliklerde görüşmek üzere =)

2019’un bitmesine az kalmışken yeni yıl kararları ve astronomik spor salonu hedeflerine dalmadan hemen önce bi’ dönüp geriye, hem bu yıla hem de geçtiğimiz on yıla baktık. Armut 2019’u ısrarla 2009 sayarken Onur Haftası'nın, LGBTİ+ hareketi ve kültürünün nereden nereye geldiğini, kendi onur haftası ve kişisel tarihimizi konuştuk, eski günleri yad ettik. 2019’un son bölümünde yan yana olmanın da gazıyla bol güllüm yaptık.

Bir de özel teşekkürümüz var: Gerçekçi ve gerekli bir yeni yıl kararı alarak ses kalitemizi iyileştirmek için çalışmalar yaparken bize mesaj atan bir dinleyicimiz sayesinde günümüz aydınlandı. Bize yazılım ve ekipman konusunda tavsiyeler verdi. Kendisine çok teşekkür ederiz. Bundan sonra sizlerle daha keyifli dinlenen kayıtlarda buluşacağız.

Herkese iyi yıllar, 2020'de görüşmek üzere! :)

Bahsettiğimiz kitap:

Kadınların iş hayatına katılması, eşit ücret talepleri, yönetici pozisyonunda çalışmaya başlamaları, doğum izni ve daha bir çok adım devrim niteliğinde. Yine de iş yerindeki cinsiyetçilik -her alanda olduğu gibi- bitmeyen bir dert, bitmeyen bir mücadele konusu. Kazanımlarımız da bilincimiz de dayanışma sayesinde artmaya devam ediyor, "Feminist Dövüş Kulüpleri" çoğalıyor.  Bu bölümde, Jessica Bennet'in Feminist Dövüş Kulübü adlı kitabının getirdiği ilhamla,  iş hayatında neler yaşadığımızı ve nasıl mücadele etmeye çalıştığımızı konuştuk.  

Armut'la Mantar bu bölümde "Feminizm Kimin İçindir?" sorusuna cevap ararken her zaman olduğu gibi laf lafı açıyor ve kendilerini ilgili ilgisiz bir sürü konudan bahsederken buluyorlar. Kendilerine genderqueer/genderfluid diyen kahramanlarımızın feminizmle ne işi var? Peki erkekler feminist olmalı mı? Erkek derken neden bahsediyoruz? Bu arada normal ne demek? Bölüm sonunda çıtlattığımız bir süprizimizin de gelmesine çok az kaldığı için de epeyce heyecanlılar.  Keyifli dinlemeler :) 

Bölümde bahsi geçen kitapların linkleri aşağıda bulabilirsiniz: 

Mindfulness ya da diğer adıyla farkındalık hayatımızdaki yerini sağlamlaştırma çalışmalarına feci ivme kazandırmış durumda. Mindfulness tamamen bir aldatmaca deyip en başından kendinizi soyutlamış  veya henüz pek tanışmamış olabilirsiniz. Belki "bu iyi bir şeye benziyor ama..." gibi düşüncelerle meşgul, "fluid" takılıyorsunuz, belki de sıkı bir takipçisi olarak 8 haftalık MBSR kursunuzu tamamladınız ve ileri seviyelere yelken açıyorsunuz. Hangi durumda olursanız olun, gelin kafa karışıklığımıza katılın. Mindfulness'tan ne anlıyoruz? Yoksa kandırılıyor muyuz? Yoga neden yapıyoruz, yapmayı bırakacak mıyız? Yine muhabbeti çorba yaptık. Fikirlerinizi paylaşın, birlikte bilinç yükseltmeye çalışalım.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Tanışma applerini kullanmayanımız kalmamıştır.  Herkesin tarzı da  beklentisi de farklı. Kimi büyük aşkını arıyor, kimi tatillerini renklendiriyor. Biz de kendimizinkileri masaya yatırdık; gullümünü yaptık. Bu bölümde konuyu iyice dağıttık, altından girdik üstünden çıktık. Profillerde görmeye dayanamadığımız klişeler, premium üyeliğe verilen paraya değer mi, uzun mesajlaşmalar Mantar'ı neden basıyor da Armut haftalarca muhabbet ediyor, "ghosting" yapmak caiz mi, Armut'un Küçük Prens'le alıp veremediği ne, konu nasıl Grey's Anatomy'e geldi... Cevapları ve daha fazlası gullümümüzde.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Bedenlerimizi tam olumlayacağız, kendimizi yüzde yüz olduğumuz gibi seveceğiz derken bir şey oluyor biz yine kendimizi "kilo konuşurken" buluyoruz. İçilen 1-2 biranın yarattığı büyük pişmanlık veya bir çikolatanın getirdiği suçluluk duygusuyla yaşayıp duruyoruz. Belli bir kiloya, vücut şekline ulaşmayı istemede bir sorun yok belki ama "fazla" yağlarımızla, kıllarımıza, kusurlarımızla barışacak mıyız yoksa onlara karşı savaşacak mıyız derken aslında ruhumuzla savaşıyoruz. 

Peki buhranlarımızın tüm suçlusu moda ve reklamlar mı? Bunca feminizm, antikapitalizm falan konuşurken nasıl hala bu "oyuna" düşüyoruz? Sporu sadece keyif veya kaslanmak için değil, zayıflamak için de yapsak feministliğimize halel gelir mi? Peki yağ/kas oranımız ne olursa "Tamamdır!" deyip artık mutlu yaşayacağız? Bir yandan çok kaslı olmama baskısına da direnmek gerekecek. Bu arada kılları, cilt lekelerini bilumum "kusur"u ne yapacağız? Yine çok doluyuz!

Sohbette bahsettiğimiz linkler:

Seks işçiliği tartışmalarından biz de uzak kalamadık! İşçilik kavramını, ahlakçılığı, konuştuk, zorunlu/gönüllü ayrımından ne anlıyoruz tartıştık. Peki bu "fuhuşun bitmesi" neden bu kadar isteniyor kafa yorduk.

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!

Merhabayın! Bu pek kıymetli ikinci bölümümüzde monoseksüelleri yerden yere vurup kadehlerimizi biseksüellerin şerefine kaldırdık! İçinizde kalanları, söylemekte eksik kaldıklarımızı ve her türlü biseksüel duygunuzu bize iletin lütfen!

Bölümle ilgili düşünceler, dinlerken aklınıza gelenler ve yeni bölüm fikirleri için queertroublemakers@gmail.com'a mail atabilirsiniz!