Skip to main content
DeLiRiuM

DeLiRiuM

By Pınar Nurhan

DeLi'RiuM adlı romanın okumaları...
DeLi'RiuM Pınar Nurhan'ın Haziran 2020'de basılarak okuruyla buluşan romanıdır.
Pınar Nurhan, 1977’de Ankara’da doğdu. 1997’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü’nü bitirdi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde Edebiyat Sosyolojisi alanında yüksek lisansını tamamladı. Basılı kitapları; Modern Cinayetlerin Kokusu (Siyah Beyaz Yayınları 2009) ve Kabuksuz Salyangoz (Yitik Ülke Yayınları 2012) ayrıca 80’lerde Çocuk Olmak, Olimpos Öyküleri, Kara Şiir Antolojisi gibi kolektiflerde yer aldı.
Available on
Google Podcasts Logo
Overcast Logo
Pocket Casts Logo
RadioPublic Logo
Spotify Logo
Currently playing episode

DeLi'RiuM 17. Bölüm

DeLiRiuMNov 14, 2021

00:00
21:09
DeLi'RiuM 20. Bölüm (SON)

DeLi'RiuM 20. Bölüm (SON)

"Ne dile gelebilir sessizin payı ne de kurtarılabilir geçmiş..."

s.207


SON

Nov 14, 202107:27
DeLi'RiuM 19. Bölüm

DeLi'RiuM 19. Bölüm

Seni seviyorum...

s.204

Nov 14, 202106:16
DeLi'RiuM 18.Bölüm

DeLi'RiuM 18.Bölüm

"Gel ey sendeki ben, sahi nesin sen?"

s.199

Nov 14, 202120:39
DeLi'RiuM 17. Bölüm

DeLi'RiuM 17. Bölüm

"Kapıdaki çatlaktan ince bir ışık sızar içeri..." 

s. 192


Nov 14, 202121:09
DeLi'RiuM 16. Bölüm

DeLi'RiuM 16. Bölüm

Adam öldürmeyi bre Hasan oyun mu sandın?

s.182

Nov 14, 202106:24
DeLi'RiuM 15. Bölüm

DeLi'RiuM 15. Bölüm

"Bu rüya ölme arzumu söndürmüştü"

s.178

Nov 14, 202112:34
DeLi'RiuM 14.Bölüm

DeLi'RiuM 14.Bölüm

"Ah Perihores! Çocuğum, sevgili çocuğum, her şeyde her şeyden bir parça saklıdır!"

s.174

Nov 14, 202108:32
A Part of The Novel Is in English

A Part of The Novel Is in English

In this episode, ı had been read my last novel DeliRiuM in Trafika Europe Radio. I had been guest in Turkish Sofa PodCast with my friend Erkan Karakiraz. It was great experience for me. I wish delirium will meet with readers all over the world as soon as possible...

Jun 16, 202001:56
DeLiRiuM 13.Bölüm

DeLiRiuM 13.Bölüm

''Rüya, 1971’ de Londra’da mikroskop başında çekilmiş bir fotoğrafım bu. Bazı resimlerime sadece tarih atarım bazılarına o an aklımdan geçenleri yazıveririm. Bu fotoğrafta belki de senin yaşlarındayım. Henüz kariyerimin başındayım ve başımıza gelecek onca şeyden bihaberim. Resmimin altına dolma kalemle ne yazmışım, bak; “Mutlu olmak için çok şey gerekmez 1971, Türkan Saylan”...  s.167

May 19, 202013:30
DeLi'RiuM 12. Bölüm

DeLi'RiuM 12. Bölüm

- Mesela birini sevmek için evvelinden tefekkür etmezsin ya da nefret etmek zekâ gerektirmez, kin tutmak için yeni fikirlere ihtiyacın yoktur, kıskanmanın cebiri, hasedin geometrisi yoktur. Birine şefkatle dokunmak için âlim olmaya, sana pis bir böcekmişsin gibi bakana ziyadesiyle karşılık vermek için filozof olmaya gerek yoktur. Hikmet sandıklarımız, hislerinden korkan insanın yarattığı görünmez bir balık ağıdır. Fikirlerle hayatına anlam avlayan zihin, sonunda kendisi av olur. Bilmez ki akıl dediği şey aslında bir çeşit hasret, hakikate duyduğu hasretin içinde kaybolur. Hatıralar tarafından ele geçiriliriz, sadece kendimizinkiler değil, tüm çağların, kuşakların hatıralarıdır bunlar. Zihnin ağına takılanlar bilgi değil doktor hanım, hatıralar... s.160

Apr 27, 202055:03
DeLiRiuM 11. Bölüm

DeLiRiuM 11. Bölüm

''Aslına bakarsanız psikanalistler kördür. Neden biliyor musunuz? Çünkü annesiyle seviştiğini öğrenince kendini kör eden Oedipus var ya işte o kendileridir. İçimde özenle besleyip büyüttüğüm öfkemin kanına razıyım ama irin başkalarının payı olsun. Görüp duyduğu, koklayıp dokunduğu her nesneyi adlandırıp genelleyen, gördüğü her çöpü de o genelin içine sokuşturan, türlü tanımlar, argüman ve analizle kabaran gövdesini çuval gibi taşıyan çok bilenlerin olsun irin. Entelektüel gevezeliğin ardına sakladığı büzüşmüş penisini kalemiyle telafi eden ya da dosyalar dolusu makaleyi klitorisine sürterek tatmin olan akademik zevatın olsun. İrin onların payı olsun, kan benim.'' s.141

Apr 21, 202014:29
DeLiRiuM 10. Bölüm

DeLiRiuM 10. Bölüm

''Dionysos’un insanın kasıklarında yarattığı ihtiras, onun kentlerin üzerine saldığı lanetin diğer yüzü… Dionysos öfke böceği tarafından ısırıldığında, kent halkına öyle bir lanet yağdırıyor ki, her yer toz duman oluyor. Büyük salgınlar içinde can veriyor bedenler, derilerinin altında kurtçuklar beliriyor, gözler irinle dolup kör oluyor, eller bükülüyor, parmaklar kurumuş bir ağaç dalı misali kırılıyor eklem yerlerinden, denizler çöle, çiçekler dikene, hayvanlar ve insanlar taşa dönüşüyor. Ateşler içinde yanıyor kentler. Ne kaldırım taşları ne mermer sütunlar ne de yüksek kubbeli binalar kalıyor yerli yerinde. Sadece ölüm değil bu, meydan okuması tabiatın medeniyete… Zevkin utançtan hesap sorması, esrimenin de akıldan… Karantina Adası, acı bir imge, kederli bir jest gibi boylu boyunca yatıyor suyun üzerinde. Günahların vebali değil aslında onca zulüm. İnsanın kendine biçtiği değerden daha azı değil ki olup bitenler… Ayın görünmeyen yüzüne övgüler düzen kertenkelelerin kanımıza salgıladığı dehşet mayisi bu.'' s.124

Apr 08, 202020:05
DeLiRiuM 9. Bölüm

DeLiRiuM 9. Bölüm

''Ondokuzuncu asrın ikinci yarısından beri Osmanlı’nın uyguladığı usul-i tahaffuz burada belki de yüzlerce ruhun asılı kalmasına yol açmış. Kimsenin sözünü etmediği, yaşarken herkesin görmezden geldiği hastalar, ölünce tümüyle unutulmuş. Hiç bilmedikleri bir anda karantinaya alınarak ailelerinden ayrılmak zorunda kalan bu insanlar burada acı içinde kimsesiz can vermişler. Bir vakitler avrupayı kasıp kavuran veba, çiçek, humma, cüzam gibi salgın hastalıkların Anadolu’da yayılmasını önleyen tahaffuzhane yaranın ve acının en kimsesiz hallerine de tanıklık etmiş. anlaşılan...''s.69

Apr 06, 202041:44
DeLiRiuM İlk 8 Bölüm Birarada

DeLiRiuM İlk 8 Bölüm Birarada

İlk 8 bölüm birarada

Apr 04, 202003:20:39
DeLiRiuM 8. Bölüm

DeLiRiuM 8. Bölüm

''Her ne kadar ailemin ortodoks marksist gözlüklerinden sıdkım sıyrılmış olsa da derinlerde bir yerlerde materyalist dünya görüşü içime işlemişti anlaşılan. Ruhlarmış, tinsellikmiş, ölümden sonra hayatmış yok daha neler, diyerek yaşamak epeyce konforluydu. Herhangi bir şeye biteviye inanmanın verdiği ferahlık, insanı dirençli kılıyor. Oysa şimdi hiçbir şeye inanamıyor olmanın yarattığı kaygı içinde bitkinim. Yeniden inanmayı ne çok isterdim… Tanrıya ya da Marks’a… Hiç farketmez.'' s.58

Apr 04, 202025:02
DeLiRiuM 7. Bölüm

DeLiRiuM 7. Bölüm

''İnsan âşık olunca her şeyi anlıyor mu nedir, dimağı mı açılıyor, korteksi mi inceliyor, kanındaki gerçeklik kimyası mı ateşleniyor? Gevşemeyle gelen ılık bir deniz dokunuşu… Kendi bedenim de dâhil tüm nesneleri parlak ve güzel görme hali. Sanki artık bir beden değilmişim gibi. Bu iç çekiş nefes mi, hayat mı? Kendim mi, başkası mı? Göğsümün orta yerinde oluşan ferahlık hissiyle endişelerimden arınıyorum. Her an gülmeye meyilli, dalgacı bir tanrıya, bir [1]Satyr’e dönüşüyor ruhum. Esrimenin tanrısı, bedenime öyle bir dokunmuş ki, Rüya’ya bedeninin dışından bakabiliyorum. Acılarım birer yanlış anlama. Oyun son derece hatasız kurulmuş; Acıyı vaaz etmiyor tanrılar ama ruhun aydınlanması için bazen kaçınılmaz kılıyor. Acı çekmenin bir yanlış anlama meselesi olduğunu kavrayana kadar adına “acı” dediğimiz duyguyu tadıyor bedenim.'' s. 48

[1] Yunan Mitolojisinde keçi ayaklı tanrılar, Dionysos’un ve Pan’ın eğlencelerinde şarkı söyleyip dans ederler, cinsel arzuları uyandırırlar.

Apr 02, 202025:49
DeLiRiuM 6. Bölüm

DeLiRiuM 6. Bölüm

''...Bir hayaletin kulağına fısıldadığı sesleri duyabiliyorsa şair, çocuk bile olsa artık geri dönüşü yok. Söze hükmedecek, sözü duyacak, sözcüklerle oynayacak, evirip çevirecek demektir, tam da şimdi elindeki bu pusulayla yaptığı gibi. Denizciler nasıl ki pusulayla yön buluyorlar, şairler de sözcüklerle yön verip, yol açıyorlar duygu haritasına insanlığın. Rastlantı nedir ki, yoksa tanrıların satranç oyununda sebebini bilemediğimiz hamleleri olmasın?...'' s. 43

Apr 01, 202032:43
DeLiRiuM 5. Bölüm

DeLiRiuM 5. Bölüm

''...Cüzamın nasıl bir hastalık olduğunu her hekim gibi az çok bilirim. İlerlemiş vakalarla çalışmanın zorluğunu da. Bulaşıcı olup olmadığı henüz netleşmemiş olsa da kalıtsal yatkınlık belirleyicidir. Odaya girdiğimde Tahaffuzhanedeki kokunun benzerini hissediyorum. Hepimizin bildiği ilaç, sargı bezi ya da pamuk kokusundan bahsetmiyorum. Tahaffuzhanede yaşadıklarımı düşünürsek kokunun hezeyanın bir parçası olduğunu söyleyip geçebiliriz. Bir yaşantının hezeyan olduğunu kanıtlamanın yolu nedir? Tıbbi tanımlamalar hepimize gerçeklik ölçütü verebilecek kadar güçlü mü? Olanla olmayan, oluşmaya başlayanla belki de asla olmayacak olan, benim görebildiğimle senin göremediğin, senin hissettiğinle benim hissetmediğim…'' s.34

Mar 31, 202026:50
TRT RADYO 1 GECENİN İÇİNDEN

TRT RADYO 1 GECENİN İÇİNDEN

TRT RADYO 1'de 19 Temmuz 2019 tarihinde gerçekleşen sohbetimizi buraya ekliyorum.  Programın bu bölümünü hazırlayan sevgili Erhan Yardımcı'ya ve sohbetimizi genişleten sorularıyla bize alan açan Emre Şimşek'e çok teşekkür ederim. 

Mar 31, 202024:23
DeLiRiuM 4. Bölüm

DeLiRiuM 4. Bölüm

''- Derlerdi ki; Ey oğul, geceleri gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz geçmişimizdir. Her ruh son nefesiyle çekilir alınır cisminden. Ondandır ki ölü bir beden cisimden ibarettir, cesettir. Ruhumuz yıldızlara göçer ve bir kıvılcım bırakır yeryüzünde. Oradan bakar oğullarına kızlarına atalar. Yeri gelir ses olur yeri gelir göz olur yeri gelir nefes olur soyuna sopuna. O sebepledir ki, hayatı sev, sen hayatını seversen hayat da seni sever…''

Mar 30, 202028:46
DeLiRiuM 3. Bölüm

DeLiRiuM 3. Bölüm

''Ben denizde büyüdüm. İnsanlara yabancı sayılırım. Koca gövdem birçok belayı savurmuştur, bazılarını üzerime çekmiş de olabilir. O gün orada yaşadığım şey hiçbir belaya benzemiyordu. İnsanların sana tiksinerek baktığını görmek, bakışlarda taşınan korkuyla yüzleşmek başka bir şeymiş. Sana en kibar tavrını takınıp hizmet bile etse, gözlerinde yuvalanan korku dolu tiksinti böceği, her bakışıyla zehrini yüzüne doğru akıtır. Yüzün yapış yapış olur, ellerinle kendini kapatmak istersin. Ellerin yüzünün hacmine yetmez. Onlar sana tiksintiyle baktıkça yüzün daha da büyür. Kocaman bir kafa olur bedenin. Ellerin çaresiz iki yanına düşer küçülmüş gövdenin. Hiçbir ayna seni ikna edemez çirkin olmadığına. Hiçbir bakış artık sana güzel gelmez. Hasta ya da çirkin olduğuna inanmaya başlarsın. Bu hiç zor değildir. Bir anda oluverir. Sonra da inandığını yaşarsın.''

Mar 29, 202020:35
DeLiRiuM 2. Bölüm

DeLiRiuM 2. Bölüm

''Cüzamla ilgili bildiklerim yanıldığıma yetmez. Bu hususi çalışma gerektiren, birçok hekimin de uğraşmayı istemeyeceği bir alan. Bulaşıcı hastalıklar ne zaman nereye evrileceği belli olmayan ani ataklarla bedeni ele geçiren, tedavisi son derece güç, sabır gerektiren, her an ölüm riskiyle çalıştığımız durumlar.''

Mar 29, 202023:58
DeLiRium 1. Bölüm

DeLiRium 1. Bölüm

''Ben Rüya Sezer, Rüya olmayan Rüyalar içinde kaybolan benliğim nereye koşuyorsun? Hadi in atların üzerinden ve soluklan. Gidecek bir yer yok. Kendinle yaşayacaksın, kendine dayanacaksın, kendini arayıp, her seferinde bulduğunu kendin sanacaksın.''

Mar 28, 202018:22
DeLiRiuM (Turkish Novel) Introduction

DeLiRiuM (Turkish Novel) Introduction

Karantina Adası’nda başlayan olağanüstü karşılaşmalar karantina zamanlarında ifşa oluyor. DELİRİUM bir hatırlayış ve yüzleşme hikayesi...  Geçmişimizle olduğu kadar, kolektif hafızayla da tanışmamızın öyküsü. 


Bu bir ölülerle konuşma kitabı!


Bin sekiz yüzlerin sonlarında salgın hastalık teşhisiyle Urla Karantina Adası’nda alıkonulan bazı insanlar, öldükleri halde adada tutsak kalıyorlar. Suçluluk duyguları ve kefaret ödeme arzuları, bu ruhları adaya tutsak ederken, onları ölümle yaşam arasında bırakıyor. Kendini birdenbire o zamanlarda bulan doktor Rüya Sezer, adada sıkışıp kalmış bu insanlarla iki gün geçiriyor. Salgınlar nedeniyle karantinaya alınan hastaların dile gelişiyle, bunlara tanıklık eden bir hekimin hezeyan mı, gerçek mi olduğunu bilemediğimiz anlatımlarıyla devam ediyor hikayemiz. Filozof Anaksagoras, şair Yorgo Seferis ve Türkan Saylan Hoca’yla karşılaşmalar da olup bitenlere kozmik bir gözden bakabilmeyi kolaylaştırıyor. 


Romanın kahramanı Doktor Rüya Sezer gibi görünse de aslında her bölümde farklı bir hikâye ve o hikâyenin kendi kahramanları var. Modern tıp ve psikiyatri, kefaret ve bağışlanma talebi, suçluluk duygusu ve yas, karakterlerin ve olay örgüsünün atmosferini oluşturuyor. DELİRİUM, kayıplarımız hakkında; Akıl kaybı, sevdiğinin kaybı, uzuv kaybı, masumiyetin kaybı... İnsanın kendini olduğu gibi kabul etmeye ve kabul edildiğini görmeye duyduğu ihtiyacın dile gelişi... Öte dünya var mı, yok mu bunlarla ilgilenmiyor DELİRİUM, bu dünyaya saçılmış parçalarımızı toplayıp gidebilmenin peşinde daha çok… Zira kalan parçanın yarattığı tutsaklık sevdiklerimizin kalbinden geçerek son bulacak gibi görünüyor.


DELİRİUM, kendi gölgemizle tanışmaya hevesli olmadığımız zamanlarda bize ilham verecek güçte bir metin. “Burada benim de böyle bir yaram varmış meğer”, diyebilmek için yüreklendiriyor okurunu. Hikayesi dile gelenin acısı hafifliyor, okuyan ve yazan nefesiyle yoldaş oluyor birbirine… 



Mar 28, 202004:07