ŞAK | Şunun Adını Koyalım
By Özge Kantaş, Atacan Akgün
ŞAK | Şunun Adını KoyalımSep 01, 2021
Belirsizliğe tahammülsüzlük
Saniyesi saniyesini tutmayan şu ahir ömrümüzde karşılaştığımız belirsizliklerle nasıl mücadele edeceğiz? Yeni bölüm tarihine bile bir türlü karar veremeyen ikili olarak belirsizliğe tahammülsüzlüğü tabi ki biz konuşacaktık. Öyle de yaptık. İyi yaptık.
Yaşamak bu değil koçu(m)
Nefes almak için de koç tutar mı insan? Valla tutuyormuş. Koşudan beslenmeye, uykudan gülmeye her şeyin koçu çıkmışken biz de sosyal medya ile birlikte iyiden iyiye kontrolden çıkan yaşam koçluğu meselesini ele aldık.
Nihayet dediğinizi duyar gibiyiz. Biz de sizi çok özledik :)
Güzel günler de bizi görecek mi?
Nefesleri tuttuk hepimiz seçimi bekliyoruz. İlk turda bitirmenin muhalefetten iktidara, herkese faydası olduğu aşikar ama peki 15 Mayıs itibariyle ne olacak? Ne olsun istiyoruz? Güzel günler görmek istemeyen yoktur herhalde. Peki ya güzel günler de bizi görecek mi? Nasıl? Şunun Adını Koyalım o zaman.
Kasımda ŞAK başkadır.
Küçükken herkes sarışındır.
"Yaa biliyo musun küçükken ben de sarı saçlı mavi gözlüymüşüm." diyen bir tanıdığınız var mı? Yoksa o siz misiniz? En az bir cevabınız evet ise, kulübe hoş geldiniz.
Hayaller / Hayatlar
Önyargı
Fedakârlık
Kaygı
Yeniden başlamak
S.ktir git diyebilmek
Küfüre biz de karşıyız ve yine de bazen içimizden geçmiyor değil. Peki o zaman bazen açıkça bazen de içten içe “Lanet olsun dostum, lanet olsun!” diye altyazı geçebileceğimiz bu cümleyi, ihtiyaca göre kullanabilmek için hazır mıyız? Hadi şunun adını koyalım: “S*ktir git” diyebilmek.
Mesleki deformasyon
Her çözüme problem bulanlar
Şikayeti yaşam felsefesi haline getirenleri konuştuğumuz bu bölümde iğneyi kendimize batırıp kendi elimizi de bozarken, tabi ki çuvaldızı size saplayarak şunun adını koyacaktık. Çünkü podcast bizim!
Utanmadan
''Utanmadın mı?'' dedikleri ne kadar gizli hazzımız varsa o kadarını da utanmadan açıkladık. Guilty pleasure dedikleri şey, kabul görmeyecek olsa da o karanlık yanlarımıza sahip çıkarken kendimizle de eğlenebilmek değil de ne zaten?
Öyle öyle.. Biz adını koyduk!
Aşure gibi muhabbet
Bu hafta başlıktan da anlaşılacağı üzere tadı damakta kalan, karmakarışık, daldan dala bir kayıt aldık. Ve evet, yine biraz, fakat çok az uzun oldu.
Ama benim Danca'm yok ki?
Bu hafta yurtdışı fobisini, namıdiğer foreignophobia'yı konuştuk. "Giden nasıl gidiyor?", "Anaya babaya yazık değil mi?", "Ev sahibi depozitoyu geri veriyor mu?" gibi deli sorulara konuğumuz, bir zamanların fobi koleksiyoneri, şimdinin Kopenhag fatihi Deniz Akcan ile yanıt aradık.
Bir film kaç kez izlenir?
Pişmanlık
Erteleme
Bencillik
Şimdi derin bi' nefes alıyoruz.
Bu hafta uzun zamandır dilimize pelesenk meditasyon kavramını konuştuk ve nedir bu işin aslı bir bilene sorduk. Konuğumuz Meditopia kurucu ortaklarından Berk Yılmaz. Şimdi derin bi' nefes alın, gözlerinizi kapatın, arkanıza yaslanın ve dolu dolu muhabbetin kollarına kendinizi bırakın.
Terim'i sev(me)me üzerine
"Geçen oturmuş Fatih Terim'le sohbet ediyoruz." demek isterdik ama bu seferlik hocayı kendi aramızda çekiştirmiş bulunduk ve Terim'i neden seviyoruz/sevmiyoruz git geli üzerine muhabbet ettik. İlk konuğumuz çok Galatasaraylı Hasan Ali Turan'ın katkılarıyla sarı kırmızı yayın huzurlarınızda efendim.
Ankara'nın nesini seviyoruz ya?
Şehirseviciliğin lüzumu yok elbet ama valla herkes bir geri dursun, biz Ankara’yı çok seviyoruz. Ha diyeceksiniz ki nesini seviyorsunuz? Şunun Adını Koyalım dedik ve kendimize sorduk: Sahi Ankara’nın nesini seviyoruz?
Gerontokrasi
"Yaşlılık, saygınlık için yeter bir önşart mıdır?" aklımızı kurcalayan sorulardan biriydi. O yüzden bu hafta kuşaklar arası temel çatışma konularından biri olan gerontokrasiyi konuştuk. 'Yaş alma' ile 'yaşama' arasındaki ince çizgiyi kalınlaştırmaya çalıştık. Şunun Adını Koyalım dedik ve dedeye ne zaman sahip çıkalım, onu belirledik.
Hadsizlik hadsizliktir.
Kiminin kıyısından sadece ayaklarını soktuğu, kiminin ise boy vermeye doyamadığı hadsizlik deryasını konuştuğumuz bu bölümde yer yer haddimizi aşarak mevzuyu örneklendirmeyi kendimize borç bildik.
Hadsizliğin azı çoğu yoktur. Hadsizlik hadsizliktir.
Herkes hep meşgul, ben hep müsait!
Gerçekten hiç vaktimiz yoksa bu ilk bölümü sonunda nasıl çektik bilmesek de, meşgul olmanın çok da havalı bir şey olup olmadığını konuştuk. ŞAK diye adını koyduğumuza hiç şüpheniz olmasın.
İşgal edilmişlik değildir o; öyle bir meşguliyet olsa, duramayız ;)
Başlangıçta sadece bu vardı.
Sonra neler oldu göreceğiz.